30 Haziran 2017 Cuma

Arıları Nasıl Besleriz

Arı kayıplarının birçoğu besleme yanlışlarından kaynaklanır.
Şunlara dikkat etmelisiniz:

Hangi dönemde hangi besin
Erken baharda, yani havaların ısındığı ve yavru gelişiminin başladığı dönemde arıları kek ile beslemeyin. Bu kritik dönemin arkasından havalar mutlaka soğuyacaktır. Erken baharda kekle beslenen arı, suya ve dışkılamaya ihtiyaç duyacak, kovan dışına çıkacak, soğuktan felç olup ölecektir. Eğer erken baharda kek verdiğiniz kovanlar varsa, kovan önlerine suluk koyarak bu tür ölümleri engelleyebilirsiniz.

Kış ölümlerinin çoğu erken baharda olmaktadır. Sebebi, kış ayından çıktıktan sonra arı mevcudunun düşmesi ve kalanların çoğunun genç arılar olmasıdır. Genç arılar, kovan içinde bal olsa bile bundan faydalanmayı bilemezler. Arıları bu dönemde mutlaka koyu şurupla besleyin. (2 ölçek fleker-1 ölçek su.)

Polen kekiyle besleme
Taze polenle yapılan polen keki, uygun zamanda, kek ve şerbetten ayrı olarak verilmelidir.
Polen kekinin hazırlanması:
Bir yıl önceki poleni ağzını iyice kapatarak derin dondurucuda ya da buzlukta saklayın.
Ertesi baharda, arıların en çok geliştiği dönemde, öğütülmüş toz şekerle tatlandırın ve arılara verin. Kekin kıvamı yumuşak olmalıdır. Poleni öğütülmüş şekerle bal karışımından yaptığınız keke katmayın, sindirim güçlüğü ve kabızlığa neden olabilir. Üstelik arı bu polenden faydalanamaz. Bunların dışında arıya verilebilecek maddeler sadece vitamin ve minerallerdir.


Ana Arı Yetiştirme

Ülkemizde, ana arı yetiştirmede önemli bir yanlışlık yapılmaktadır: İşçi arı olmak üzere bırakılmış her birey, ana arı olmaya zorlanmakta, bunun sonucunda akrabalık artmakta, verim düşmekte, sakat arılar ortaya çıkmaktadır. Islah yöntemlerini uygulayamıyor ve gerekli seçimi yapamıyorsanız, bırakın bunları arı kendisi yapsın. Bunun için, ana arıların, yeterince kalabalık ve beslenme sorunu olmayan kovanlar tarafından yetiştirilmesini sağlayın.


Ana arı yetiştirirken dikkat edilmesi gerekenler:

• Oğul gözlerinden ana arı yetiştirmeyin.
A) Oğul eğilimi genetik olarak ortaya çıkmışsa yine oğul verme eğiliminde arılar yetiştirmiş olursunuz.
B) Oğul, dirençsizlik ve açlık nedeniyle oluşmuşsa, hastalıklı ve verimsiz arılar yetişmesi ihtimali artar.


 Ana arıyı oğul
vermeyen,
hastalıklara ve açlığa
karşı dayanıklı,
sakin, verimi yüksek
kovanlardan
yetiştirin.
Yine oğul vermeyen,
hastalıklara ve açlığa
karşı dayanıklı,
sakin, verimi yüksek
arılarınız olur.

Arılık Yerini Nasıl Seçeriz

Arılık yeri seçerken ve kovanları yerleştirirken, şunlara dikkat edin:
1. Kovanları, arıların faydalanabileceği ballı bitkilerin yeterliliğine göre, arazide olabildiğince yayın. Dönüm başına 1-2 kovan uygundur.
2. Aralarında 500 metre mesafe olan, en çok elli kovanlık gruplar yapın. Her grubu, ballı bitkilere en yakın olacağı yere yerleştirin. Bu kadar geniş yer yoksa yine de mümkün olduğu kadar gruplara ayırın. Gruplar birbirine ne kadar yakınsa, verim o kadar düşecektir.
3. Kovanları kaynaklara olabildiğince yakın yerleştirin; Çiçeğe ne kadar yakın olurlarsa, arı o kadar çok nektar getirir.


Özellikle arıların  şaşırdığı
durumlarda, kovanları dörtlü
gruplar halinde, her biri farklı bir
yöne bakacak şekilde yerleştirin.







4. Kovanları götüreceğiniz arazideki bitkilerin çiçeklenme zamanını önceden tespit edin. Arıların bölgeyi tanıması için, çiçeklenmeden en az bir hafta önce, kovanları o bölgeye götürün.
















Arazideki
çiçeklerden en
üst düzeyde
yararlanmak ve
şaşırmayı
önlemek için,
kovanlar, uçuş
delikleri dışarı
gelecek şekilde
daire veya yarım
daire şeklinde
dizilebilir.
Özellikle çiçeğin
bir yönde olduğu
durumlarda yarım
daire tercih edilir.

Petekleri Nasıl Saklarız?

Ülkemizin sıcak bölgelerinde petekleri güveden korumak sorun olmaktadır. Geçmiş yıllarda bu sorunla mücadele için naftalin kullanılmıştır. Naftalin, petrol ürünüdür; sağlık için çok sakıncalıdır. Ayrıca, balmumunda ve balda kalıntı bırakır. Petek  güvesine karşı kesinlikle naftalin kullanmayın.

1- Soğuk hava deposu
Petek saklamada uygulanabilecek en iyi yöntem soğukta (7-8°C’nin altında) saklamaktır. Bu yöntem hem fermantasyona, yani peteklerin ekşimesine ve hem de küflenmeye karşı etkilidir.
2-Asit buharı:
İkinci bir saklama yöntemi ise peteklerin asitle korunmasıdır. Bu işlem kapalı bir oda içerisinde, asetik asit veya formik asitle yapılabilir.
a. Asetik asit: % 60-80’lik asidi açık ve yayvan bir cam ya da porselen kap içerisinde, peteklerin en üstüne koyun. Odanın her bir metreküpü için 2 litre asit kullanın. Asetik asit güvenin yumurtasını ve ergin güveyi öldürür fakat larvası ve pupu üzerinde etkisizdir. Bu nedenle uygulamayı, petekler alındıktan hemen sonra (güve yumurtaları açılmadan) yapın.

b. Formik asit: Bir metreküp hacim için 800 ml (yaklaşık 800 gram) % 85’lik veya 1 litre %65’lik formik asit kullanılır. Uygulama, yazın 2 hafta arayla 1-2 defa tekrar edildiğinde kesin başarı sağlanır.

Peteği uygun sırayla kullanın

Unutmayın, güve, balmumuyla beslenmez; petek içerisindeki polen ve kalıntılarla beslenir. Bu nedenle güvenin beslenebileceği petekleri, depodan ilkönce çıkarın.
İlkbaharda petekleri şu sırayla çıkarın:
1. İlkönce koyu renkli, polenli petekler
2. Sonra koyu renkli, polensiz petekler
3. Daha sonra açık renkli, polenli petekler
4. Ve en son da açık renkli, polensiz petekler
Petek kullanımını bu sırayla yapabilmek için petekleri depoya yerleştirirken, sırayı tersinden uygulayın. (Dördüncü grup en dibe, birinci grup en üste.)
Petekleri bu sırayla kullandığınızda, petek güvesine karşı etkili bir önlem almış olursunuz.


Petekte kalıntı olmamasına dikkat edin

Hastalıklar için kullanılan antibiyotik ve böcek öldürücü ilaçlar, peteklerde kalıntı bırakır ve bunlar bala da geçer. İlaç kullanmadıysanız, petek yapımı için erittiğiniz balmumunu,      başka bir arıcının balmumuyla asla karıştırmayın. Peteklerinize kalıntı bulaşabilir.


 

Kireç Hastalığı

Bir yavru hastalığıdır. Kovanların nemli ve loş ortamda tutulması sonucu ortaya çıkar. Larvalar mumyalaşarak ayçiçeği çekirdeğine benzer siyahımsı, gri ve beyaz renkler alırlar. Arılar bu larvaları çerçeve gözlerinden çıkartır, kovan önüne atarlar.

 Kireç hastalığı ile nas›l mücadele edilir?

• Kovanda yeterince oksijen olmasına özen gösterin. Kuru hava akımı sağlayın.
• Kovanların su almasını önleyin.
• Arıları seyreltik şerbetle beslemeyin. Bu, kovan içinde rutubete neden olur. Şerbetteki su miktarı hiç bir zaman şekerden fazla olmamalıdır.
• Ana arının yumurtlamasını geçici bir süre için engelleyin. Arılara, bakabilecekleri kadar yavru kalsın; daha fazlası değil.

Adi Çürüklük

Mevcut arı sayısı kuluçkaya bakamayacak kadar az ise bakımsız kalan larvalar ölür ve kirli beyaz renk alır. Arılar bu larvaları dışarı atmaya çalışır. Adi çürüklüğün nedeni, erken baharda, havaların aniden soğuması ya da koloninin oğul vermesidir. Kireç hastalığına ve ileri dönemde, ergin arı ölümleri şeklinde ortaya çıkan mayıs hastalığına neden olur.

Adi çürüklükle nasıl mücadele edilir?

• Kuluçkanın, mevcut arı sayısına göre yayılmasını sağlayın.
• Arı mevcudu azsa, kovana fazla çerçeve koymayın. Yavru arılar üşüyerek hastalanabilir.
• Erken baharda oğul önleyici çalışmalar yapın; kovandaki arı mevcudunun azalmasına izin vermeyin.

Akariyoz

Akariyoz nasıl anlaşılır?

Akariyozun kendine özgü bir belirtisi yoktur. Diğer hastalıklarla karıştırılma ihtimali yüksektir. Teşhisi ancak mikroskopla yapılabilir. (Akariyozdan şüphelendiğinizde, birkaç arıyı bir uzmana götürüp, gösterin.) Mikroskopla bakıldığında, hasta arının soluk borusunda kahverengi lekeler görülür. Hastalık bulaflan kovanlarda yaz aylar›nda bir belirti görülmez.
Hastalığın etkisi kış ve ilkbahar başında ortaya çıkar.

Akariyoz ile nasıl mücadele edilir?

1. Varroa tedavisinde uygulanan yöntemlerle
Varroa mücadelesinde kullanılan kimyasallar, akariyoza karşı da etkilidir. Uygulamasını aynı biçimde yapabilirsiniz.

2. Kristal mentolle
• Kovan dip tahtasına, ellişer gram kristal mentol koyun.
• 15 gün bekletin. 15 günün sonunda kalan mentolü geri alın. 

Mentolü koklamayın ve cildinize değdirmeyin.

 En uygun ilaçlama zamanı ilacın bala bulaşmaması açısından bal hasatından sonra, hava sıcaklığının 20°C’nin üzerinde olduğu dönemdir. İlaçlama süresince, arıların rahatsız olup kovan dışına çıkmaları normaldir.

Amerikan Yavru Çürüklüğü

Amerikan ve Avrupa yavru çürüklü€ünün belirtileri birbirine çok benzer. Bu nedenle belirtiler dikkatle gözlemlenmelidir. 

Amerikan yavru çürüklüğünü Avrupa yavru çürüklüğünden ayıran temel belirtiler şunlardır:

• Amerikan yavru çürüklüğünde larvalar gözler içerisinde kıvrık halde değil, düz halde ölür.

• Larvalarda dil şeklinde bir uzama görülür. (Ancak, çoğunlukla yapıldığı gibi, kibrit çöpünü
hastalıklı petek gözüne sokup macun kıvamında bir uzamanın olup olmadığına bakarak hastalığın Amerikan mı yoksa Avrupa mı olduğu anlaşılmaz. Çünkü bu durum her iki hastalıkta da görülebilmektedir.)

Amerikan yavru çürüklüğü nasıl tedavi edilir?

A)Hastalık yavrulu çerçevelerin tümüne yayılmışsa, kovanı tümüyle yok edin .

B)Hastalığın şiddeti az ise:

• Hastalıklı kovanları diğerlerinden uzaklaştırın.
• Arıları hastalık bulşmamış boş kovanlara silkin.
• Çerçeveleri yakın.
• Arıları vitamin-mineral katkılı yoğun şurupla besleyin.
• Bulaşık kovanların üzerindeki mum ve propolis artıklarını sıcak sabunlu su ve tel fırça ile temizleyin. Ancak sabunlu su tek başına dezenfektan değildir. Dezenfeksiyon için, 45 litre suya yaklaşık iki su bardağı sodyum sodyum hidroksit katın ve bu sıvıyı 20 dakika kaynatın.
•Hastalığın araç gereçlerden bulaşarak tekrarlamaması için, bunları 1 ölçü etilen 7 ölçü freondan oluşan eriyikte yıkayın.



29 Haziran 2017 Perşembe

Avrupa Yavru Çürüklüğü


Hastalık, daha çok yağmacılıkla ve kullanılan araç ve gereçler vasıtasıyla kovandan kovana yayılmaktadır. 

Avrupa yavru çürüklüğü nasıl anlaşılır?

 • Kokuşmuş balık kokusuna benzer ekşi bir kokusu vardır.

 • Ölümler larva döneminde olur ve larva rengi normal beyaz renginden önce donuk sarıya, daha sonra kahverengiye dönüşür.


Avrupa yavru çürüklüğü nasıl tedavi edilir ?

• Ana arıyı mutlaka yenileyin. 

• Vitamin ve mineral katkılı yoğun şurupla besleyin. (2 ölçek şeker, 1 ölçek su)

1. Hasta kovanları mutlaka diğer kovanlardan uzaklaştırın.

2. Hastalık görülmeyen kovanlara ilaç vermeyin. 

3. İlaçlama yaptığınız kovanların balını o yıl hasat etmeyin. Böylece, hem kalıntılı bal diğerlerine karışmaz, hem de hastalık yayılmaz. 

4. Hastalıklı kovanda kullandığınız araç ve gereci sağlıklı kovanlarda kullanmayın ve mutlaka dezenfekte edin. Dezenfekte işlemini 50 litre suya 1 kilo soda karışımıyla yapabilirsiniz: Sodalı suyu kaynatın. Araç ve gereci kaynamış sodalı suyun içinde 10 dakika bekletin. Bol suyla duruladıktan sonra 2 gün de güneşte tutun.


28 Haziran 2017 Çarşamba

Varroa İle Mücadele

Varroa mücadelesinde esas olarak, kimyasal, biyolojik kontrol ve dip tahtasından ayıklama yöntemleri kullanılır. 

1. Kimyasal yöntemler: 
A) Formik asit kullanımı : 

Formik asit kullanımında iki yöntem uygulanır: 

1. Asiti beze emdirmek 



• Yaklaşık 20x20 cm ölçülerinde kalın, emici bir bez alın. (Piyasada satılan el havlularını kullanabilirsiniz) 

• Eczanelerden kolayca temin edeceğiniz bir enjektörle ölçerek, 20-30 cc (ml) formik asiti bezin üzerine dökün ve iyice emdirin. 1
 • Bu bezi, çerçevelerin üzerine ya da kovan tabanına koyun. 2 (Eğer çerçeveler üzerine koyacaksanız %65’lik, tabana koyacaksanız %85’lik formik asit kullanın.) Buharlaşan asit, varroaları öldürecektir.
 • Asitli bez koyduktan sonra, kovanı sürekli kontrol edin. Varroa dökülüyor mu, arı zarar görüyor mu? 
• Buharlaşma 6-10 saatte tamamlanır. Asitli bezi kovandan alın. Arının zarar görmemesi için, sıcaklık arttığında kontrollerinizi sıklaştırın. (Sıcak havalarda asit hızlı buharlaşacağı için kovandaki asit miktarı artar.) 
• İlkbahar ve sonbaharda bir hafta arayla ikişer kez olmak üzere yılda dört kez uygulamak yeterlidir.






2. Asiti kovana tüp ile koymak 


Kovana asit koymak için özel gereçler üretilmiştir. Eğer bunları bulamıyorsanız, yerine 10 cc’lik enjektörler kullanabilirsiniz. 


• Enjektör pistonunun ucundaki lastiği çıkarın.
 Lastiği enjektörün dibine doğru itin. 2 Şimdi altı kapalı bir tüp elde ettiniz..
• Enjektörün içine, 7-8 cc formik asit koyun.
• Enjektörü kovan içindeki iki çerçevenin arasına devrilmeyecek şekilde sağlamca sıkıştırın.
• Kovanı gözlem altına alın; arının zarar görmemesine dikkat edin. 
• Formik asitin miktarını, hava sıcaklığına bağlı olarak buharlaşma düzeyine ve varroa üzerindeki etkisine göre azaltın ya da artırın. 
• İlkbahar ve sonbaharda altışar hafta süresince kovanda formik asit bulunmasına dikkat edin. Tüpteki miktar azaldıkça, üzerini tamamlayın. 





 
B) Oksalik asit kullanımı

Oksalik asit sadece sonbaharda, kuluçkasız dönemde uygulanır. Uygulama şöyle yapılır: 

• 1 litre suda 30 gram kuru oksalik asit ya da 1 litrelik 1/1 şurupta (bir ölçek suya bir ölçek şeker) 35 gram kuru oksalik asit eritin. 

• Hazırladığınız bu eriyikten, her arılı çerçeve aralığına, enjektör yardımıyla ölçerek 5 cc damlatın. Bu uygulamayı yavrusuz dönemde iki kez tekrarlayın. Oksalik asit yakıcıdır. Dikkatli kullanın. Temas etmeyin, ederseniz cildinizi bol suyla yıkayın. Hazırladığınız karışımı aynı gün içerisinde tüketin. Bekletmeyin. Çünkü şeker şerbetinde bekletilen asit, şekerin yapısını bozar ve şerbetin içerisinde arılara zararlı maddeler oluşturur. Şerbetin bozulduğunu, renginin koyulaşmasından da anlayabilirsiniz.



2. Biyolojik kontrol 

• Ana arıyı nektar döneminden 4 hafta önce, hazırladığınız ızgaralı çerçevenin içine koyun. 
Ana arı, dışarı çıkamayacak sadece bu ızgaralı çerçeveye (*) yumurta bırakacaktır. 

• Daha sonra, sırlanan kuluçkaları imha edin. Böylece, gereksiz yumurtayla beraber varroa da kovandan büyük ölçüde temizlenmiş olur. Çünkü, varroanın çoğalabileceği tek yer yumurta gözleridir. 

*İşlemi haftada bir kez uygulayın. 

Nektar döneminde kuluçkadan çıkacak arılar bal üretmezler, sadece gelen balı yerler. Bu yumurtaları yok etmekle, kovanda kalan balın tükenmesini de önlemiş olursunuz. 

3. Dip tahtasından ayıklama (Bu yöntem, ancak dip tahtası sabit olmayan kovanlarda uygulanabilir.)

 Varraoların bir bölümü, kullanılan ilaçlar yüzünden ya da arıların birbirini temizlemesiyle arının üzerinden dip tahtasına dökülür. Ancak ölmeyebilir. Bunların tekrar arıya tutunmamaları için, dip tahtasından ayıklanmaları gerekir. 

Uygulama:

 • Dip tahtasının üzerinden 2 cm yükse€e bir elek teli koyun. Böylece, arılar dip tahtasına temas etmez, varroalar da yukarı çıkıp tekrar arıya tutunamaz. 

• Dip tahtasını çekip çıkarın; üzerindeki varroalar› yok edin.

(*) Dört çıtası eşit kalınlıkta olan bir çerçeve hazırlanır. Ana ara ızgarası bu çerçevenin her iki tarafına (bir tarafı sabit, diğer tarafı açılıp kapanabilecek şekilde) monte edilir. İçerisine kabartılmış petek konulur.












Hastalıklarla Mücadelede Nelere Dikkat Etmeliyiz


  • Arı hastalıklarıyla mücadelede yapılan en önemli yanlışlardan biri, kovan hastalıklı olsun olmasın, koruyucu amaçlı antibiyotik verilmesidir. Bu uygulama, sağlıklı arıların bağışıklık sistemini zayıflatır. Arı, hastalıklara karşı dayanıksız  hale gelir. Mikropların antibiyotiğe karşı direnci kuvvetlenir. Böylece, arı gerçekten hasta olduğunda verilen antibiyotik, etkisiz kalır. 
  • Hastalıklı kovanları, sağlıklı kovanlardan uzaklaştırın, ilaçlama yaptıysanız, o mevsim, o kovandan bal hasat etmeyin. Eğer hasat ederseniz, hem balınızda ilaç kalıntısı çıkacak hem de hastalık, kullandığınız aletler aracılığıyla, diğer kovanlara bulaşacaktır.

Hastalıklarla Nasıl Mücadele Ederiz

Hastalıklarla mücadelede 5 yöntem uygulanmaktadır: 



1) Yakarak imha (Eradikasyon)

2) Silkme (Arının silkilmesi ve sadece 
araç ve gerecin imha edilmesi)

3) Islah (Dayanıklı arı ırkları ile çalışmak) 

4) İlaçlı mücadele

5) Biyolojik kontrol

Arılarımızı hastalıklardan nasıl koruruz

Arılarımızı hastalıklardan korumak için şunlara dikkat etmeliyiz:

1) Verimli Irk :
Kolonilerinizin, hastalıklara karşı dayanıklı ve yüksek verimli arı ırklarından oluşmasına özen gösterin. Çok güçlü bildiğiniz her ırk, sizin yörenize uygun olmayabilir.

2) Güçlü Koloni : 
  • Koloninin gücünü koruyun. 
  • Sağlıklı kolonileri hastalıklı kolonilerden ayırın. 
  • Arılara doğru ve sağlıklı besinler verin. Bu,hastalık tehlikesini azaltacaktır.

3) Koloni Yönetimi

Kovan bakımı sırasında temizlik kurallarına dikkat edin. Hastalıklı kovanların ballarıyla sağlam arıları beslemeyin. Özellikle sır balları ile beslemenin, hastalığın yayılmasına yol açtığını unutmayın. Hastalık görülen kovanların ballarını asla hasat etmeyin.

4) Yeterli Havalandırma

Kovanda nem ve karbondioksit bulunması hastalıklara neden olur. Kovan içini gerektiği gibi havalandırın. Bunun için:

 • Kovan uçuş deliğinin bulunduğu kovan yüzeyinde, deliğin üst tarafından bal tenekesi kapağı kadar bir delik açın. 

• Bu deliği kış boyunca açık bırakın. Böylece, açtığınız bu delikle uçuş deliği arasında bir hava akımı yaratmış ve kovanın havalanmasını en iyi şekilde sağlamış olursunuz. Deliği başka bir yerde açmayın. Arılar hava cereyanında kalıp, üşütebilir. 
• Yazın, bu deliği bal tenekesi kapağı ile kapatın.




Arıcılık hakkında yazarın takdimi

Bildiğiniz gibi, ülkemiz, bir bal ülkesidir. Kovan sayısı çok, bitki örtüsü zengin ve çok çeşitlidir. Bu durum, ilk bakışta, yüksek verim ve arıcılarımıza bol kazanç vaat etmektedir. Bugüne kadar kullandığımız aletler, bilgi, çaba ve yatırımla kovan başına ortalama bal verimi 65 yılda 8 kilodan ancak 15 kiloya çıkabilmiştir. Yöntemlerimizi değiştirmezsek daha da artmayacak. Oysa bu ortalama, arıcılıkta ileri ülkelerde 40 kilonun üzerinde. (*) Onlar gelişmiş yöntemlerle çalışıyor ve bu yöntemleri her yıl daha da geliştiriyor. Aramızdaki fark giderek açılıyor. Arıcılarımız, bugün, gerçekte kazanabilecekleri paranın yarısını bile kazanamıyor. Bu durum, dünya ülkeleriyle rekabet şansımızı da azaltıyor. İhracatta rekabet için kovan başına düşen üretimi arttırmamız gerekiyor. Öte yandan, arı hastalıklarıyla mücadele ederken ilaçları doğru kullanmadığımızda balımızda kalıntı çıkıyor; yine ihraç edemiyoruz. Arıcılarımız yine büyük zarara uğruyor. Bu sorunun çözümü için, hastalıklara karşı mücadeleyi doğru zamanda, doğru biçimde yapmalıyız.. Hasta arılarımızı kurtaralım derken sağlamlara zarar vermemeliyiz. Yani daha çok ve kalıntısız bal üretmek zorundayız. Bunun için daha çok bilgi, daha iyi alet, daha çok çaba ve daha büyük yatırım gerekiyor. Bunlar› sağlamak kolay olmayabilir ama uğraştığınıza değer.

Arıcılıkta Başarının ve Yüksek Kazancın 9 Püf Noktası



  1. Zengin bitki örtüsünden daha iyi istifade etmek. 
  2.  Damızlık ana arı seçimini doğru yapmak. 
  3. Arıların bakımını doğru yapmak ve doğru beslenmelerini sağlamak.  
  4. Kovan yönetim sistemi kurmak ve uygulamak. 
  5. Hastalıklar ve zararlılarla doğru mücadele yöntemlerini öğrenmek ve öğrendiklerini uygulamak. 
  6. Modern araç ve gereçler kullanmak. 
  7. Bal mevsiminde, yeterli sayıda, kabartılmış petekler içeren ballıklar bulundurmak ve kullanmak.
  8. Balda katkı ve kalıntı sorunu yaratacak uygulamalardan kaçınmak. 
  9.  Gıda güvenliği ve gıda hijyenine uygun ürün elde etmek, ambalajlamak, etiketlemek ve uygun şartlarda sakla

Erkek Arı ve Görevleri

Her arının çok fazla görevinin olduğu arı kolonilerindeki tek istisna erkek arılardır. Erkek arılar ne kovanın savunmasına, ne temizliğine, ne de besin toplamaya bir katkıda bulunurlar. Erkek arıların kovan içindeki tek fonksiyonları kraliçe arıyı döllemektir. Çiftleşme organları dışında diğer arılarda bulunan özelliklerin hemen hemen hiçbirine sahip olmadıkları için erkek arıların kraliçe arıyı döllemekten başka bir iş yapması mümkün değildir. 

Dişi arılar ve erkek arılar arasında çok belirgin farklılıklar vardır. Bu farklardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz: 


  1. Dişi arıların polen keseleri vardır, erkeklerinse yoktur. 
  2. Dişi arıların zehirli iğnesi vardır, erkeklerde ise yoktur. 
  3. Dişi arıların ayaklarında polen toplamaya yarayan fırçalar, karınlarında tüyler vardır, erkeklerde bunlar yoktur. 
  4. Dişi arıların balmumu bezleri vardır, erkeklerde yoktur. 
  5. Dişi arılar petek inşa eder, erkekler edemezler. 
  6. Dişi arılar yön bildirme dansı gibi yeteneklere sahiptir, erkeklerin ise böyle yetenekleri yoktur. 
  7. Dişi arılar besin toplayabilir, erkekler toplayamaz.
  8.  Dişi arılar dadılık yapar, erkek arılar yapamazlar. 
  9.  Kış mevsiminde kovanda yalnızca dişi arılar bulunur. Çünkü erkek arılar kış gelmeden ya kovandan atılır ya da öldürülür. Ancak kış mevsiminin bitmesiyle birlikte işçi arılar erkek petek hücreleri inşa etmeye başlar. Kraliçe arı da bu hücrelerin içine erkek arıları oluşturacak yumurtalarını bırakır. Mayıs ayı başlangıcında da erkek arılar hücrelerinden çıkmaya başlar. Genelde bu aylar eski kraliçenin yeni koloniler kurmak için kovandan ayrıldığı ve kovanlarda yeni kraliçelerin yetiştirildiği aylardır. İşte bu dönemde yeni kraliçenin yumurtlayabilmesi için çiftleşme uçuşuna çıkması gerekmektedir. Bu da işçilerin erkek arı yetiştirme nedenlerinden bir tanesidir.
  10. Erkek arılar son derece beceriksiz olmalarına rağmen kraliçeyle çiftleşene kadar işçi arılar tarafından hep el üstünde tutulurlar. Kovanda bulunan 400-500 erkek arıdan sadece birini beslemek için, 5-6 işçi arının hiç durmadan çalışması gerekmektedir. Yani bir kovandaki işçi arılardan 2-3 bin tanesinin belli bir dönem için tek görevi erkeklerin bakımını sağlamaktır. 

İşçi Arılar ve Görevleri

İşçi arılar döllenmiş yumurtadan meydana gelirler. Bir kolonide kışın 10.000-20.000 arası, yaz mevsiminde 60.000-80.000 arasında işçi arı bulunur. İşçi arıların ömürleri kısadır. İlkbahar ile sonbahar arasında çok yoğun çalıştıklarından 35- 40 gün yaşarlar. Kışın ise 7-8 ay yaşayabilirler. İşçi arılar ana arı ve erkek arıdan kısadır. Kanatları karınlarını örtmektedir.



   Yaşa göre yapılan ve kovan içi hizmet olarak adlandırılan    hizmetler şunlardır: 


  • 0-3 Günlük Yaşta: Kendisini ve petek gözlerini temizler. 3-6
  • Günlük Yaşta: Petek gözlerinden aldığı çiçek tozu ve bal ile hazırladığı karışımla Yaşla larvaları besler. 
  • 5-15 Günlük Yaşla: Arı sütü salgılayarak genç larvaları besler. 
  • 12-18 Günlük Yaşta: bal mumu üretip petek örer ve kovanın temizliği ile uğraşır. 
  • 18-20 Günlük Yaşta : Kovan uçuş deliği ve tahtasında nöbet tutar. 21 Günden sonra kovan dışı hizmetlere başlayarak tarlacı arı adını alır ve nektar, polen, propolis ve su taşırlar.


A- Polen Toplama 

Polen protein, yağ, vitamin ve mineral madde kaynağıdır. Polen çiçek tozudur. 

Polen olmadan işçi arı arı sütü salgılayamaz, yavrular büyütülemez. 


İşçi arılar çiçeklerden toplamış oldukları poleni arka bacaklarında bulunan polen sepetinde taşır. Kovan da petek gözüne bırakır. Kovan içindeki genç işçi arılar getirilen poleni başı ve çenesi ile göze yerleştirir ve nemlendirir. İşçi arının arka bacaklarında taşıdığı polenin ağırlığı 12-15 mg. dır. Kovan dönen işçi arı Arı dansı yaparak polen yerini diğer arılara bildirir.


B-Nektar Toplama 

Arıların bal toplamak üzere çiçeklerden topladıkları şekerli sıvıya Nektar (bal özü) denir.
Arı günde 1000-1500 adet çiçeği ziyaret eder. 
Günde 8-10 sefer yapar. 
Her seferde 30-50 mg nektarı kursağında taşır. Kovana gelen nektar fiziksel ve kimyasal değişime uğrar. 


C-Propolis Toplama

Arılar propolisi çiçeklerden toplarlar. 
Propolis kovandaki çatlak ve patlakların kapatılmasında, kovanın dezenfekte edilmesinde ve kovana giren ve dışarı atılamayan herhangi bir canlının kapatılarak kokuşmasının önlenmesinde kullanılır.

  D-Su Taşıma
  •  Arılar suyu yavru büyütmede, kovanı serinletmede ve     nemlendirmede kullanırlar. 
  •  Arılar peteğin üst tarafına mumdan su depolama yeri yaparlar ve    suyu depolarlar. 
  • 800 arı bir günde kovana bir litre su taşırlar.



İkinci Oğulda Ana arıları Tespit Etme

Kuluçkalık içerisine 1 adet ballı petek varsa, 2 adet kuru petek arının gücüne göre kendini ayarlayabilirsin. Kovanın üzerine ana arı ı...